İBB Soruşturması Siyasetin Gündemini Nasıl Şekillendiriyor?
İBB soruşturmasıyla birlikte hazırlanan iddianame, siyasetin uzun süredir biriken gerilimini bir kez daha açığa çıkardı. Ancak dikkat çekici olan, iddianamenin içeriğinden çok, iddianame öncesi ve sonrası verilen siyasi refleksler oldu.
CHP, Hukuku Siyasetin Merkezine Çekti
İddianame sürecinde CHP örgütlerinin tutumu, parti içi stratejinin yönünü açık biçimde ortaya koydu.
CHP, saha çalışmalarına ve klasik örgüt faaliyetlerine dönmek yerine, hukuku ve hukukçuları meydanlara taşıyan bir propaganda dilini tercih etti.
Ekrem İmamoğlu için düzenlenen imza kampanyaları, yürüyüşler, mitingler…
Parti, savunma hattını sokağa kurdu; siyasi enerjisini kamuoyu oluşturma çabasına yönlendirdi.
Bugün ise iddianamenin açıklanmasının ardından, “boş iddianame” söylemiyle aynı çizgiyi sürdürerek yine hukuk üzerinden politik bir karşı söylem üretmeye çalışıyor. Oysa iddianame yokken “suçlu ilan etmek” ne kadar yanlışsa, iddianame açıklandıktan sonra otomatik biçimde “sucsuzluk” telkini yapmak da aynı ölçüde yanlıştır.
Bu süreçte CHP’nin asli çalışmalarına dönememiş olması, parti içinde uzun süredir tartışılan “ana muhalefet refleksi” sorununu daha görünür hâle getiriyor. CHP’nin önündeki en temel görev, iddiaları güçlü bir hukuki zeminde çürüten net bir savunma ortaya koymak.
AK Parti’nin Stratejisi: Sessizlikten Kampanyaya
AK Parti ise iddianame hazırlanana kadar dikkat çekici bir stratejik sessizlik izledi.
Teşkilatlar konuya odaklanmadı, gündemi büyütmedi, tartışmayı sahada taşımaktan özellikle kaçındı.
Ancak iddianamenin açıklanmasıyla birlikte tablo bir anda değişti.
AK Parti teşkilatları hızla harekete geçti; sosyal medya hesapları “gündem kurucu” içeriklerle yoğun bir iletişim hattı açtı.
“Yolsuzluğa, rüşvete, casusluğa, hırsızlığa dur de!”
#rantekosistemi etiketiyle yürütülen kampanya, iddianameyi siyasetin merkezine yeniden yerleştirmeyi hedefliyor.
AK Partili sosyal medya hesaplarının “CHP artık Cumhuriyet Ekrem Partisi (CEP) oldu” şeklindeki mizahi söylemleri de bu algı operasyonunun parçası olarak dikkat çekiyor.
Ana Muhalefet Sorunu Görünürleşiyor
Bu süreç, CHP’nin iç meseleleriyle Türkiye’nin temel sorunları arasında kaybolduğunu da ortaya koyuyor.
Parti, ülke gündemine dair politika üretmesi gereken bir dönemde tüm enerjisini İmamoğlu dosyasına yönlendirmiş durumda.
Bu nedenle beklenen ana muhalefet performansı yerine, parti içi savunma refleksleri ağır basıyor.
Kulislerde sıklıkla dile getirildiği gibi:
Bugün ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin bir ana muhalefet sorunu olduğunu da net biçimde gösteriyor.