Bahis Soruşturmasında İtidal Zamanı
Türkiye futbolu, son yılların en büyük sarsıntılarından birini yaşıyor. PFDK’nın açıkladığı bahis soruşturması listesi adeta bir deprem etkisi yarattı. Eyüpspor Başkanı’ndan üç hakeme, hatta milli takım kadrosundaki isimlere kadar uzanan iddialar, camianın her köşesinde büyük yankı buldu.
Ancak bu süreçte en çok ihtiyaç duyulan şey, soğukkanlılık ve itidaldir. Henüz PFDK ayrıntılı bir açıklama yapmadan, isimlerin kamuoyunda “yargısız infaz”a uğraması, hem adalet duygusunu zedeler hem de Türk futbolunun geleceğini karartır.
Unutulmamalıdır ki, PFDK yönetmeliğine göre bahis oynamanın cezası 3 ay ile 1 yıl arası hak mahrumiyetidir (57. madde). Bu yaptırım elbette ciddidir. Ancak yargılama süreci tamamlanmadan, henüz savunmalar alınmadan sporcuların, yöneticilerin veya hakemlerin “suçlu” ilan edilmesi, geri dönüşü olmayan bir psikolojik tahribat yaratır.
Milli takım kadrosundan çıkarılan Eren Elmalı örneğinde olduğu gibi, soruşturma süreciyle birlikte kamuoyu baskısı da sporcuların üzerinde ağır bir yük oluşturuyor. Üstelik iddiaların arasında yeni A kadroya yükselmiş 18, 19, 20 yaşlarındaki genç futbolcuların da bulunması, konunun ciddiyetini bir kat daha artırıyor. Bu isimlerin olası ceza almaları, yalnızca bireysel kariyerleri değil, Türk futbolunun geleceğini de derinden sarsacak bir tablo yaratır.
Futbolun temiz kalması, şeffaf ve adil yönetilmesi elbette hepimizin ortak talebi. Ancak adaletin de zamanı, yöntemi ve usulü vardır. Henüz resmî açıklamalar netleşmeden yapılan sosyal medya linçleri, Türk futbolunun yaralarını derinleştirmekten başka bir işe yaramaz.
Bugün en çok ihtiyaç duyulan şey; öfke değil, itidaldir.
Futbolu yeniden güven zeminine oturtmanın yolu, duygularla değil, hukuk ve hakkaniyetle hareket etmekten geçiyor.